BAĞLANTILAR

15 Ağustos 2012 Çarşamba

Gölgedeki Bohem

Korkuya karşı girilen testlerin sonuçları dosyalar, kütüphaneler dolusu arşiv derinliğindeydi. Gerçeğe erişmek için derin arşiv denizine dalışlar yapıp, korkuları aşmaya çalıştın. İnsan kalabalığı arasından geçerek risk altında ilerlemeler yaşadın. Bedeninin etrafını saran yüksek basıncın içinde, tedirginlikle korkuları delmeye çalışıp, testin olumlu sonuçları için araştırmalar gerçekleştirdin. Ancak hiçbir zaman doğru yere gidemedin. Derinler karanlık. Dosyalar çok fazla. İnsan kalabalığının karanlığında kendine gerçek olarak alabileceğin dosyayı bulamadın. Aslında varlığından da çok haberdar değildin...

Azmin, bu karanlığın nedenlerini öğrenmekti belki, varsa gerçek olanı, doğru olanı bulmaktı. Çünkü bunu yapmazsan, korkularının içinde, kitleler halindeki insan kalabalığında kaybolmaya yüz tutmuş batık bir tekne olabilirdin. Kitle insanları da seni tedirgin ediyordu, onlara karışamıyordun; ama onlardan uzak da olamıyordun. Onlar gerçek dosyalarını bulmuş, korkularının olmadığı yaşantılarında yanan bir ışığın altında gibi geliyordu sana. Bu kadar insan nasıl olur da hem senin gibi derinlerde değil de suyun daha yüzey kısımlarında yer alıp hem de gerçeği bulmuş gibi davranıyordu. Neden daha da derinlere inmiyorlardı bir türlü çözemedin.

Sen bu kitleden gelen korkularınla ve içine yerleşen diğer korkularınla sürekli derinlere inip, kendini riske atarak bir şeyler peşinde oldun. Yalnızdın. Ama bu şekilde tek başına mücadele etmeyi sürdürdün hep. Yalnız olmadıkları izlenimi veren o insanlar, senin kadar karanlıkta değildi. Daha yüksekte, yüzeyde olduklarından ışık onlara ulaşıyordu. Sen ise derinlerin karanlığında hep bir şeyler peşindeydin. Ama nedenini bir türlü çözemedin. Bulamadın...

Belki de onlar; korkularından derinlere inmeyip, gerçekleri sadece yüzeyde sanan ve yüzeyden gelen tehlikelere karşı kayıp yaşamamak için kitleler halinde duruyorlardı. Fakat bu kişiler adına karar veren, onları bir arada tutan tek bir kişi ya da birileri daha vardı büyük ihtimalle. Yoksa bu kadar düzenli bir şekilde bir arada olamazlardı. O yüzden onlar sana göre kitleydi. Yığındı. Öyle düşünüyordun. Ve onlar gibi olmak istemiyordun. Açılmak, sınırların yettiği kadar açılmak; derinlere inmek ve oradan bir şeyler çıkarmak istiyordun.

Bazen derinlere inerken senin gibi birilerini de görüyordun. Onlar da derinlerde mücadele edenlerdir diye düşündün hep. Onlar sana bakıyor, sen de onlara bakıp devam ediyordun. Çünkü sen, kendi gerçekliğin için risk alıyordun. Bir şeyler bulmaya çalışıyordun. Büyük ihtimalle onlar da kitleden ayrılıp senin gibi bir şeyler arayan kişilerdi. Mutlu olduğun nadir durumlardan biriydi bu durum.

Ben de senin gibi derinlere inerken gördüm seni. Yaptığın mücadeleyi, gerçeği arayışını izledim uzaktan. Korkularını yenme çalışmalarını çok fazlaca gördüm. Kendimce derinlerde aradığım gerçekliğimi bıraktım, seni izlemeye başladım. Senin gerçekliğin, zaman sonra benim gerçekliğim oldu. Çünkü sen, kitleden uzaktın, onların yalancı ışığını istemiyordun. Derin karanlıklarda ışık bulmaya çalışıyordun. Senin gerçekliğin ancak bu olabilirdi. Bunu fark edebiliyordum. Çünkü artık gerçekliğini ben de öğrenmiştim. Gerçekliklerimiz birbirine karışmıştı. Biliyorum, çünkü benim gibi arayışlar içindeydin.

O kadar çok mücadele ediyordun ki gerçeğine ulaşmak için. Sürekli derinlerdeydin. Dışarıya aldırmadan, bütün bu olanlardan ders çıkararak, her karanlıkta bir gerçeklik arayarak, kitleden uzak durarak, onlardan kaçarak, kendi ışığını arayarak devam ediyordun. Ama hep tek başınaydın. Kimseye aldırış etmiyordun. Aklına geleni özgürce yapıyordun. Bense seni izliyordum hep. Çünkü seninle aynı özelliklerimiz vardı. Kendince bir karakter bulmak her zaman olmuyor. Seni keşfettiğimden beri aynı düşüncelere sahip olduğumuzu öğrendim. Zaman, kitleden uzak gerçekliklerimizi gösteriyordu...

Biz ki, bohem ruhların gölgede saklanan bedenleriyiz. Sahte ışıklarda görünen yüzlere bakmadan...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder