Uzun bir zaman oldu bloga yazmayalı. Sürekli uzun ya da kısa bir şeyler yazayım da, canlı tutmaya devam edeyim diye düşünüyordum; ama bir türlü başka şeylerden buraya bir şey yazamadım. Gündelik hayatın yoğunluğu bunu geciktirdi. Yazmak istediğim bir konu vardı, billboardlar üzerine. İstanbul'da onca karmaşa, sağdan soldan onca uyaran varken, her yerde karşımıza çıkan bilboardlardan bahsedecektim biraz.


Ve bu yazıyı yazma sebebim de beğendiğim bir bilboard reklamı ile başladı. Daha önceden de beğendiğim bir reklam vardı ve bunlar birleşince aldım makineyi elime bari bu seferki reklamın fotoğrafını çekeyim dedim, çektim. Fotoğrafları şubatın ilk haftasında çekmiştim; ama ne yazık ki daha yeni bloga yazma fırsatı buldum. Neyse, uzun bir girişin ardında konuya geçebilirim sanırım.
İstanbul başta olmak üzere şehirlerin işlek yerlerinde her an her yerden bir uyaran alıyoruz. Reklam panoları, büyük afişler, önü açık bina duvarlarına yapılan reklamlar, ışıklı ekranlar vs vs vs... şeklinde o kadar çok bilgi karmaşası içinde bulunmaktayız ki, reklam şirketleri de öne geçebilmek için yarışmaktalar. Çünkü her yerde karşımıza çıkan reklamların, diğerlerine göre daha ön plana çıkması ve daha fazla dikkat çekmesi için diğerlerinden farklı olması gerekmektedir. Bu sayede reklamı yapılan marka öne çıkmaktadır.

İstanbul'da özellikle 4. Levent, Levent, Zincirlikuyu civarlarında billboard çılgınlığı dikkat çekmektedir. Bilindiği üzere bu bölge, gökdelenlerin yoğun olduğu bir bölge. Reklamlar da bölgenin belkemiği olan Eski Büyükdere Caddesi kenarlarında yer almaktadır. Onca karmaşanın, yapılaşmanın içinde, bir de gözünüze her taraftan iliştirilen reklamlar, yorucu olmaktadır.


Peki, bu reklamlar hiç kirlilik, zihin yoğunluğu gibi algıda farklı şekillerde kendisini gösterir mi şeklindeki bir soru, evet olacaktır. Çünkü insan oralardan geçerken sürekli bir şeyler görmekte, bir şeyleri okumak durumunda kalmaktadır. Bu istemsiz bir şekilde de olmaktadır. Bilinç reklamı önemsemese de, bilinçaltına işleyen reklamlar ve markalar, ilerde yapılacak alışveriş vb gibi, ürüne göre değişecek etkilerde bulunup referans olacaktır. Bu şekilde her yerde gözümüze çarpan billboardlar, uzun vadede etkili olmaktadır.


Onca birbirine benzeyen ürünler varken hangisi öne çıkar, bunu da reklamın kişiden kişiye göre değişen algı durumları belirleyecektir. İşte bunca karmaşanın içinde billboard çılgınlığı her geçen gün artarak devam ederken, benim de dikkatimi fazlaca çeken reklamlardan bahsetmek istiyorum. Aslında reklam dememek lazım. Billboard çılgınlığının nerelere geldiğini ve ne kadar etkili olduğunu anlatan basit görünümlü bir billboard. Daha önceleri "Markalar Açıkhavada Büyür" sloganlı bir billboard görmüş ve beğenmiştim. Onca karmaşanın içinde ben buradayım dercesine dikkat çekiyordu. Çünkü doğru söylüyordu. Yine buna benzer bir anlayışla yapılmış bir diğer reklam ise, 4. Levent Sanayi Mahallesi mevkiindeki billboardlarda gözüme ilişti. Bu hem daha büyük hem de renklendirme olarak dikkat çekiciydi. Bu yazıyı da bu reklamı gördükten sonra yazayım dedim. Bu bilboardda da "Fikirleriniz Burada Büyüyebildiği Kadar Büyüsün." şeklinde, yine bilboardların işlevine dokunan bir anlatım vardı. İşte benim beğendiğim, dikkatimi çeken bilboardlar da bunlardı.
Günümüzde billboardların etkisini anlamış ve bu yönde çalışmalar yapan firmalar varken, bizlere de içinden birilerini seçmek kalacaktır. Ancak kendini anlatan, işlevinin özelliklerini gösteren bir yapıdaki bu bahsettiğim iki örnek, nelerin daha dikkat çekici olabileceği konusunda da ipuçları vermektedir.