BAĞLANTILAR

13 Kasım 2012 Salı

Grizzly Man



Yönetmen ve Senaryo: Werner Herzog
Yıl/Ülke: 2005/ABD
Kendilerini Oynayan: Timothy Treadwell, Amie Huguenard
Süre: 103 dk.
Görüntü Yönetmeni: Peter Zeitlinger
Müzik: Richard Thompson




2 – YÖNEMTEN HAKKINDA: WERNER HERZOG

1942’de Almanya’da doğan yönetmen, kendisine özgü tarzıyla Yeni Alman Sineması’nda ekol oluşturmuştur. Yaptığı işler kendisine özgülük ve yenilikler taşıyan, 1960’lardan beri Almanya’da ve dünyada önemli bir yeri olan yönetmendir.


3 - FİLMİN KONUSU

1957’de New York’ta doğan Timothy Traedwell, orta halli bir ailenin çocuğudur. Okulunda herkes gibi davranan hiçbir anormalliği olmayan başarılı biridir. Üniversiteye başladıktan sonra hayatında bazı değişimlerin olduğu fark edilir. Madde bağımlılığı, alkol gibi. Bu durum Traedwell’in üniversite hayatının bitmesine neden olur. Filmde ailesinin anlattığına göre, bir aktörlük seçimlerinde yarışmaya girer, ama yarışmada ikincilikle kaybeder. Bu durum onu etkiler ve hayatında büyük değişimlere yol açar.

Bir gün arkadaşıyla sadece izlemek için gittiği Alaska’nın uçlarındaki Ulusal Park’ta boz ayıları izlemeye başlar. Yaşantısı ve gördüğü bu durum, onun insanlardan kaçmak için bir tetikleyicisi olur. Bu ilk gidişten sonra Traedwell, sürekli bu bölgeye gitmeye başlar. Oraya tam 13 yaz boyunca gitmiş ve o ayıların arasında yaşamıştır. Orada bulunduğu son beş senesini de yanında götürdüğü kamerayla çekmiştir. 100 saatten fazla çekim yapmıştır.

Yönetmen Warner Herzog da, Timothy Traedwell’in çektiği görüntüleri kullanmıştır. Ayıların avlanmasını istemeyen ve bu nedenle Alaska’da onları korumak için bulunduğunu belirten Traedwell, insanlarla kuramadığı iletişimi ayılarda kurduğunu düşünen bir gezgin haline gelmiştir.

Ayılarla birlikte yaşamak isteği ile ayılar gibi davranmaya çalışan Traedwell, bu şekilde onlardan biri olacağını düşünen birisi olmuştur. Özgüveni ile, tek başına insanların ayıları avlamasına karşı durarak, ayılarla beraber 13 yaz geçirmiştir. Ama sahip olduğu bu fazla özgüven ve ayılara güven, 2003’ün ekim ayında saldırıya uğrayarak ölmesine neden olmuştu.

Yönetmen Herzog da, Traedwell’in kendi çektiği görüntüler ve belgesel için yaptığı röportajlar ile belgeseli çekmiştir.


4 – FİLMİN ÇÖZÜMLENMESİ

Grizzly Man, aslında sadece bir gezginin ya da bir çılgının ölüme giden hikâyesini anlatmıyor. Bu durum sadece durumun görünen yüzü. Görünmeyen kısmında biraz durulursa, Timothy Traedwell gibi birçok örneğin olduğunu, bu örneklerde kişinin kendisinin dışında psikolojik ve sosyolojik bir inceleme gerektiğini görürüz. Teknik incelemeden önce anlayış bakımından bir inceleme, öncelikle olması gereken konulardan ve özelliklerden biri olmalıdır.
 


Düşünce biçimlerinin yaşama dönüşme kısmında, hippiler ya da beatler gibi birçok anlayıştan farklı olan bu gezgin kültürü, diğerlerinde benzer düşünceler içeren karşı çıkış değil, tamamen kişiye göre bireysel bir karşı çıkışın, dışarıya yansımasıdır. Temelinde nelerin yattığını iyi bilmek gerekir.

1960’larla beraber dünyada değişen sosyolojik yaşam, değişimin etkisiyle psikolojik etkenleri de beraberinde getirmiştir. Karşı çıkışlar, değişime ayak uyduramayanlar, tabi değişimle beraber eriyip gidenler vs. Öncelikle dünya her zaman bir değişim içindedir, hem sosyolojik, hem kültürel hem de psikolojik. Ancak, 60’lardaki değişimin diğerlerinden bir farkı vardı.

O da diğer zamanlara –hem önceki hem sonraki- göre daha hızlı bir değişimin bütün dünyada baş göstermesiydi. Bunun hızlı olmasının sebebi, makineleşmenin yeni yeni hızlanmaya başlaması, fabrikasyon işlerin ortaya çıkıp insanların hayatlarındaki ciddi değişimler yaratması ve tabii ki İkinci Dünya Savaşı sonrası tüm dünyada görülen bunalım, boşluk duygusu. Böyle bir beşeri ortam varken, sosyoloji de değişmeye başlamıştır doğal olarak.

Bunalım ve boşluk bir sorgulamayı beraberinde getirmiştir. Fabrikasyon çalışmalar nedeniyle insanların ebeveynlerinden yoksun kendilerini tek başlarına yetiştirmek durumunda kalması ve sanayileşme nedeniyle tek başlarına kendilerini yetiştirirken, aynı zamanda çağın insanları gibi sorgulamaya başlamaları, bir takım hareketlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

İşte özetle belli bir ortamın durumunun çıkışı bu şekilde. Timothy Traedwell de 1957 doğumlu biridir. Yani çocukluk dönemleri 1963-1968 zamanlarına denk gelmektedir. Bu zamanlar dünyadaki değişimlerin en yoğun olduğu zamanlar. Timothy Traedwell, değişimlerin ne kadar içinde olsun ya da olmasın, o dönemde yaşanan sosyolojik hareketler, onun psikolojisine ve tabii ki bütün o dönemdeki insanların psikolojilerine etki etmiştir. Belki çok daha sonraları dışarı çıkmak üzere.

1960 ve sonrasında bir yandan hippiler kendilerini yollara atmış, düzenden sistemden koparak, barışçıl bir yaşam isterken; diğer yandan beatler bütün dünyayı kasıp kavuran edebiyat-yaşam tarzı ikiliğinde boy göstermişler hatta yönlerini uzak doğuya da çevirmişlerdir. Kendini bulma çabaları, ahlak anlayışlarındaki sınırsızlık, madde kullanımındaki özgürlükleri tüm hızıyla yayılıyordu. Beatlerin de, önemli bir özelliği 20. Yüzyıldaki ahlâk kurallarını yıkmaları olmuştur.

Böyle bir sosyolojik ortamda Timothy Traedwell, bir şekilde etkilenme yaşamıştır. Dönemindeki birçokları gibi. Benzer bir örnek verilecek olursa, 1992’de doğada ölen Christopher Johnson McCandless gibi, Timothy Traedwell de kaçmıştır. Doğaya kaçmıştır. Sonları aynı bitmiştir.

Yaşadıkları çağ, değişim çağı idi. Sadece 1960’lar değil, 80, 90 ve 2000’ler de değişimlerin takip edilemeyecek şekilde eskisinden daha farklı olduğu çağdı. Ayrıca 1960’lardan gelen o sorgulama ruhu, ister istemez bu tarz insanlarda patlak vermiştir. Milenyum çağına yaklaşmak ya da milenyumu yaşamak, kuşakların değişimi ile arada kalmak, bireysel bir başkaldırının tetikleyicileri olmuştur. Timothy Traedwell’in her ne kadar madde bağımlılığı ya da oyuncu seçimlerinde seçilemediği için kendisini değiştirdiği söylense de, altında yatan derin birikim, onu cesaretlendirmiş, ayrıksı durmasına neden olmuş ve insanlara ayak uyduramayışı nedeniyle de birçok gezgin gibi kendisini yollara ve doğaya atmıştır.
 
Dışardan bakıldığında normal gibi görünen ancak ortadaki sosyolojik bu durum, psikolojisine etki etmiş, insanlardan ayrılmıştır. İçinde vahşileşmiş, bilinçaltındaki “id”sel düşünceler patlak vermiş, geçmişinde –yani küçüklüğünde- gördüğü şeyler (hippi, beat, başkaldırı, özgürlük hareketleri vs), bilincine bir şekilde yerleşmiş, sonucunda da kendisini doğaya atmıştır. Herzog da aslında bu bütünlüğü iyi yakalayıp, doğadaki mutlu görüntülerini vermiştir (tabi Timothy Traedwell’in doğada mutsuz bir anı varsa).

Çekimleri değerlendirmeye gelince; belgeelin en büyük avantajı ve zaten belgeseli belgesel yapan şey, Timothy Traedwell’in son beş yılında, ayıların arasında kendi yaptığı çekimlerdir. Kendi yaptığı çekimlerin 100 saatten fazla olduğu söylenmektedir. Yönetmen, bu kadar görüntünün arasında belgeselin anlatımına ve akışına en uygun olan görüntüleri seçtiği bellidir. Çünkü röportajlar ve üzerinde Timothy Traedwell’in kendi çektiği görüntüler uyumlu bir akış içinde birbirini takip etmektedir.

Belgeseli etkileyici veya inandırıcı ya da gerçekçi olmasının en büyük sağlayıcısı yine Timothy Traedwell’in kendi çekiği görüntülerdir. Bu tarz görüntüler, bir belgesel için her zaman bulunamayacak değerli parçalardır. Amatör, hareketli, aksiyonun içinde kayıtları yapılmış bu görüntüler, gerçekliği içsel bir şekilde yansıtıyor, bunun yanında merak ve sorgu dürtülerini beraberinde getiriyor. Yönetmenin, belgesel çekimi için Timothy Traedwell’in ölüm yerine gitmesi, onun çevresindeki insanların yaşadıklarını olay yerinde açıklaması da, belgeselin gerçekçiliğini güçlendiren, etkisini artıran bir başka sebeplerdendir.

Yönetmenin de röportaj çekimlerinde Timothy Traedwell’in yakınlarıyla bizzat konuşması, belgesel algısını güçlendirmektedir.

Müzikler, belgeselin akışına ritmine ve her şeyden önce anlayışına uygun bir şekilde verilmiştir. Richard Thompson’ın yaptığı müzik, ince tınılar, hafif vuruşlar içermektedir. Müzik çok ön plânda değildir, çok fazla da kullanılmamıştır. Ama bir yol kültürün, bir anlayışın, ayrıksı kültürün ve duruşun kullandığı tarza uygun olarak müzik de belgeseldeki başka bir puzzle parçasını tamamlamıştır.

Belgesel, sosyolojiye ya da sebeplere inmekten çok direk görüntüler üzerinde yoğunlaşmıştır; ama biliniyor ki, bunun altında diğer gezginler ya da kendisini insanlardan uzaklaştıranlar gibi aynı ya da benzer sebepler yatmaktadır. Görüldüğü üzere, sadece bir doğa ya da ölüm hikâyesi değil; bir yaşam tarzının, sosyolojik olgunun insandaki etkisinin, derin yolculukların ve ayrıksı olanların yaşanmış hikâyesidir Werner Herzog yönetimindeki Grizzly Man.

Yukarıda adı geçen Christopher Johnson McCandless üzerine bir başka blog yazısını da, buradan okuyabilirsiniz:

"Bir yaşam tarzı : Alexander Supertramp"


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder