BAĞLANTILAR

1 Eylül 2013 Pazar

Nostaljik Tramvay

Gün geçmiyor ki değişmeyen bir yer, bir şey kalmasın. Özellikle de İstanbul'da. Bu yazıda da ele aldığım elbette ki yıllar içinde değişime uğramış olsa da, yine de eski dokuyu yansıtabilen nostaljik tramvay, tarihini bir şekilde hissettirebiliyor size.

Zaten İstanbul'da doku olarak kalan ne kadar malzeme kaldı ki diye düşünüyor insan. Metrobüs gibi yeni çıkan; ama başarıdan ziyade karmaşayı getirmiş sistemler ne kadar doku olabilir ki?

Tabi bazen bu yeni ile eski olanın arasında tercih yapamama durumları da oluyor insanın. Yeraltı metrosuna hiçbir zaman hayır diyemedim mesela, ilk zamanlar 4.Levent ve Taksim arasında olan yeraltı metrosuna.

Ancak nostaljik tramvay bu doku meselesinde öndedir her zaman. Hem tarihi hem de halen kullanım biçimi olarak. Yani yüksek teknolojinin sınırlı derecede içeriğine girebilmesiyle. Taksim Tünel ile Karaköy arasındaki 573 metrelik kısa yolculukların seferlerini yapıyor yılladır. İstanbul'da bunca şey değişmişken, değişmeden kalan bu istikrar treninin yıllar öncesindeki zekanın sonucu mu desek acaba, karar veremedim.
 Yıllar öncesi dedim ama çok yıllar öncesi hatta. Çünkü dünyanın en eski ikinci metrosu olarak kayıtlarda geçmektedir. Ve bu tünelin başlaması Fransız mühendis Eugene Henri Gavand'ın çalışmalarıyla olur. Bu mühendis de zamanında turistik bir gezi için İstanbul'da bulunmuş ve daha sonra dönemin iki önemli merkezini (Pera ile Galata) birbirine bağlayacak projeyi düşünmüştür. Ve bu projesini dönemin padişahı Sultan Abdülaziz'e sunmuştur.
Onaylanmalar ve inşaatından sonra Ocak 1875 yılında hizmete açılmıştır. Tabi o dönemler buharlı bir tren olarak çalışmış. Ve söylenene göre o dönemde elektrik olmadığından gaz lambalarıyla aydınlatılırmış vagonlar. Tabi tarihi doku derken, Osmanlı döneminden kalma olması değil elbet benim kastettiğim. Genel anlamda bir İstanbul dokusu aslında. Salt tarih dokusundan ziyade şehrin tarihi dokusu. Tabi bu şehir dokusunda Osmanlı ya da Türkiye ya da Bizans olması fark etmez. Benim dokudan kastettiğim bütünüyle bir şehir dokusudur. Ve tabii ki şehrin bütünsel tarihi dokusudur.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında seferlerine bir süre ara verilmiştir. Bunun sebebi elbette malzeme/parça eksikliğidir. Tüm dünya savaş içindeyken ve tren bir yabancı üretimiyken, o karmaşada parçaları yurtdışından getirtmek imkanı yoktu demek.


Ve artık bir yenileşme dönemine giren bu tarihi tramvay, 1971 yılında tamamen yenilenmiş ve elektrikli bir düzene geçmiştir.


Evet, böyle bir tarihi ve durumu var bu nostaljik tramvayın. İstediği kadar yenilensin, bu tarihi dokusunu her zaman hisettirecektir elbet.

İstanbul'da bunca değişim, bunca karmaşa ve yeni olduğu halde kirlilik varken, böyle şeyler hep bir adım önde olmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder