Zaman sonra kara bir günün köyünde, sular dalganırken kendi halinde, bu özel çiçek yok olmuş. Kır canlısı da yok olmaya başlamış. Eriyerek, kendini yiyerek. Bu denli uzun, mevsimler boyunca kalan var oluşlar; bir daha haber alınamayacak derecede kayıplara karışmış. Ne büyük bir acının, nasıl felaket düzeyde bir yıkımın yaşandığı ise sadece efsanelerin gözyaşlarında saklı kalmış.
17 Mart 2014 Pazartesi
Kır Çiçeği
Kırlarda çok çiçek varmış. Zaman olmuş geçmiş. Mevsimler
değişmiş. Hepsi ölmüş. Çimenler bile. Ama bir çiçek kalmış, solmadan hiç. Yaz
- kış demeden aynı kalmış. Bunu gören ve kulübesinde herkesten uzakta yalnız
yaşayan, kır canlısı onu fark etmiş. Farklı bir canlıymış. O çiçeğin orada
kaldığını görmüş ve hep onu sulamaya başlamış. Bu özel, solmayan çiçek onun
kırdaki yalnız ve tek olan hayatının varlığı olmuş. Çünkü mevsimlerce hiç solmamış
çiçek. Ve bu kır çiçeği, dört mevsim solmayan kır çiçeği olmuş canlının. Hep onu düşünmüş...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder