Öylece bir yaşanmışlığın ardındaki kayboluşun bütün ağırlığı gelir oturur bir boşlukta. Azlığının ya da çokluğunun önemi yoktur, bir şekilde gelir. İçeride var olan deniz akmaya başlamışsa bir kere, hep aynı akar olur. Kalabalıklar burada savaşırdı. Boğulduğu denize akan ne varsa, hangi yol varsa hepsini açıp daha da çıkmazın derinlerine inerdi onlar.
İçte var olan bu savaşta, benliğin tüm sisteminin değişim aşamasına girmesi kaçınılmazdır. Artık içerideki anlamlarla, gerçek hayattaki anlamlar uyuşmazdır. Sonra öyle zamanlar yaşanır ki, tüm kelimeler, cümleler anlamlarını yitirir. Anlamı bilinen her şey anlamsız olmaya başlar. Sorgulanır ve sorgulanmaz, her iki türlü de anlamlar erir kendi içinde. İçinden geçilen her koridor farklı bir boyuta çıkar olur. Gerçek, düşkurgusundaki anlamlarla iç içe geçmeye başlar.
Deniz fenerinin yanıp söndüğü, dolunayın gecede ben de varım dediği bu zamanın dili, birden her şeyin tepetaklak olmasıyla yok olmaya başlamıştı. Bir koy nasıl yok olabilirdi diye düşünürken, dalgaların söylemeye çalıştığı buydu belki de. Belki de hiçbir şey... Bir koy, Bebos Koyu yok olmuştu. Belki de gitti... Boğulmuştu belki de denizine açılan tüm yolları açınca.
Artık kalanlar, benliğin içindeki kalabalıklardı. Her şeyi sadece onlar biliyor, onlar kendi arasında konuşuyordu bu dili. "Bebos Koyu" hakkındaki her şeyi onlar biliyordu. Dedikodularını, yaşanmışlıklarını ve daha birçok şeyi. Artık söyleyeceğim bir şey, konuşabileceğim bir dil kalmadı. Çünkü anlamlar da varlığıyla birlikte anlamını yitirdiğinde, geriye sadece benliğin kapalı perdeleri içinde var olan kalabalıklar kalmıştı. Benlik ve bu kalabalıklar aynı dilde konuşurdu. Aynıdır burdaki anlamlar. Uyumsuzluğu bilmez olur buradaki kalabalıklar. Ve onlar da ayrık olmaya, kendi denizinde boğulmaya başlarsa eğer, unutun tüm denilenleri... Benliği de.
Şimdi beni anlayamazsınız belki, belki başka bir şey. Belki anlayacağınız gün gelecek, ama o gün beni anladığınız yerde olmayacağım. Kendi kalabalığınıza bakarsınız tepetaklak olunca varoluşlar. Zaman içinde kendi benliğinizin içindeki kalabalığın yok oluşunu da izlersiniz, sizin de içinde olduğunuz. Bir gün, kasvetli bir umutla; yine de kendi yok oluşundan doğabilir bazı yok olanlar!..
(Taslaklardan - Ekim 2014)
Bebos Koyu
YanıtlaSil