BAĞLANTILAR

20 Şubat 2012 Pazartesi

Eski - Yeni Nesil Metrolar


İstanbul’un bir zamanlar eski metro vagonları vardı. 2000 tarihinde açılan 4.Levent - Taksim arasındaki metronun insanlara hissettirdiği ilk telaşı, yerin kat kat altına ilk kez inmenin çekimser bir sevinci vardı aslında. Ve uzun zaman boyunca 4.Levent - Taksim arasında bu trenlerle yolculuk edildi. Koltukları, ikili olarak hem düz hem ters hem de yan olarak bizi karşılardı. İlk zamanlardaki metro buydu. Ayaktaki insan sayısı şimdikine göre biraz daha az kapasitede olan vagonları vardı.
 



İstanbul’da yeni nesil metroda, koltuklar vagon boyunca karşılıklı üç grup halinde koridora bakar pozisyonda dizilidir. Her grupta sekiz koltuk vardır. Ayakta duracak insan sayısı önceki nesil metroya göre, daha fazladır. Ancak, o koltukların yan yana dizilmesinde hesaba katılmamış şeyler var. Mesela göbekli, şişman ya da daha genel tabirle biraz kilolu insanlar kriter dışında kalmış. Koltuklar daracık, biraz şişman biri otursa, oradaki sekiz kişi doğal olarak tıkış tıkış oluyor ya da bir kişi eksik oturuluyor. İnsanların göbekli ya da kilolu oluşu hesaba katılmadan kabul edilmiş bir metro tasarımıyla yolculuk yapıyoruz.
 
Yeni metronun tadı ayrı ama, eskisi ile eski zamanları hatırlayanlar için, hem yolculuğun tadı farklı tat bırakırdı hem de nostalji o ilk yılların tiril tiril metro görünümüyle hissedilirdi.
 

 Yeni nesil metroların olumlu yönü var tabii ki: Vagonların içinden birbirine açık olması, insanların eskisindeki gibi şekilden şekle girmekle kazandıkları hareket şampiyonluğunu daha da azaltmıştır. Artık bu küçük koltuklu metrolara alışıldı tabii. Şimdi geniş koridorlarda millet birbirine baka baka yolculuk yapıyor.
 

 Önceden metronun içinde başka unsurlar da vardı: Kameralar. Eski nesil metrolara sonradan eklenmiş olsalar da, bir vagonda o kadar çok kamera vardı ki, izleniyor olmanın rahatsızlığı mide bulantısına yol açıyor, bulantı boğazda kalıyordu. Bu durumda insanlar yere bakıyordu genelde. Psikolojik olarak bireyi sanki suçluymuş gibi bir düşünce kalıbının içine atacak güce sahipti kameralar. Yeni nesil metrolarda bir de bu suçlayıcı kameralar yok.
 


İnsanların sürekli bir değişimin içine atılması, zorunlu olarak alışma psikolojisini devreye sokar. Memnun kalmayanlar ise şikâyet eder, iyi olduğunu düşündüğü eskiyi savunur hep. Şu anda taşıma anlamında daha rahat olsa da ilk olan metronun yeri birçok kişide hep farklıdır.
 
Eski nesil, yeni nesil vb. zaman geçtikçe hep değişecektir. İnsanların, içinde anılar bıraktığı bu güzel taşıma aracı değiştikçe burada kalan anılar da değerli olacaktır. Aslında içinde bulunduğunuz her vasıta, orada bıraktığınız anılarınızla yolculuk eder. Nesillerin değişimine kendinizi alıştırmamaya çalışırken yolculuk hep bir yerlerde sürer. Bu yolculuk da hiç bitmez…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder