BAĞLANTILAR

16 Ekim 2013 Çarşamba

Inception (Başlangıç) - Christopher Nolan (2010)

Bu filmi çok önceleri izlemiştim aslında da, geçtiğimiz senelerde bir ders için değerlendirme yazılması istenmişti. Ben de o zamanlar yazdığım değerlendirmeyi buraya da yazayım dedim. İşte o değerlendirme:

Film, özgün bir senaryodan yola çıkılarak çekilmiştir. Filmin senaryo yazarı ve yönetmeni Christopher Nolan’dır. Film, kurmaca bir film olmakla beraber, bu yolla insan bilinci içindeki bilimsel durumları göstermeye çalışmıştır. Hikâye, genel olarak içerisinde psikoloji ve fizik içermektedir. Bütün olarak bilimkurgu türüne giren, Nolan’ın karışık kurgu anlayışını sürdüren yapıyı devam ettirmiştir film. Bilinçaltı, bir insanın kara kutusudur ve buradaki bir şey yok olmaz, tam tersine bazen bilinç katmanına aktarılır. İnsanın bilinç halindeyken bile unuttuğu ve bir daha asla hatırlamadığı bir şey, bilinçaltında kalmaya devam eder ve yok olmaz. Rüyalar da insan bilinçaltının en çok açığa çıktığı; ama kişinin bunu kontrol edemediği uykunun REM döneminde meydana gelen bir olaydır.

İnsan bilinçaltın rüyalar ile bütün halinde veren Film, bir hırsızın başkalarının rüyalarına girip o kişideki önemli bilgileri çalma durumunu ele almıştır. Bu şekilde de insan bilinçaltı sorgulanıp, fiziksel olarak göstermeye çalışmıştır. Film; beynin yüzde olarak çok çok küçük bir kısmını kullanan insanın bilinçaltında, gündelik yaşamındaki parçaların, rüyalarda nasıl birleşip kompleks bir yapıda geri döndüğünü göstermiştir. Psikolojik olarak insan bilinçaltını ele alırken, aynı zamanda rüya içinde rüya gibi bir başka katmanla da yeni bir hikâye açmıştır. Bu şekilde de fiziğin küçük parçacıklarında zaman kavramının değiştiğini göstermiştir.

Filmin kaynak fikri olan bu konuları detaylı şekilde ele almak gereklidir. Çünkü film bunlar üzerine kuruludur; bunlar bilinmeden filmi anlamak daha zor olacaktır. Bir insanın rüyasında saatlerce gördüğünü sandığı şey gerçek zamanda sadece birkaç saniyeye denk gelmektedir (bunun 1 ile 20 saniye arasında değiştiği söylenmektedir). Bu durum, aslında insanın daha küçük bir zamanda rüya gördüğünü gösterir. Bu küçük zaman, rüya görülen katmanda gayet normalmiş gibi algılanır.

İşte bu küçük zaman, bir anlamda kuantum zamanıdır. Yani bir maddenin bölünen parçalarının kendine ait başka bir zaman ortaya çıkarmasıdır. Ve tabi bu parçaların bölünmesiyle ortaya çıkan daha küçük yeni parçaların da ortaya çıkardığı daha yeni bir zamanın oluşmasıdır. Ve bu zamanlar, madde küçüldükçe büyük parçaya göre hızlanır. Kaba bir örnekle; büyük parça için yaşanan 2 saat, daha küçük bir parçası için 1 saate denk gelebilir (büyük parçaya göre tabii). Ancak hepsinin kendi zamanına girilecek olursa büyük parça için geçen 2 saat, küçük parçanın kendi zamanında 5 saate denk gelebilir. Çünkü zaman hiç kimsede aynı değildir. Zaman Einstein’ın da dediği gibi izafidir. Filmin çıkış noktasında da tamamen bilimsel bir yan vardır. Bunu insan bilinçaltı ile birleştirip bir öykü aracılığı ve kurgu desteğiyle vermek üzere yola çıkmıştır. Bilimsellik; hikâyede layer zinciri ile verilen rüyaların her birinin da derinine inerek, daha mikro zamana geçiş yapması ile verilmiştir. Sonuç olarak kabaca bu izafi zaman ve insan bilinçaltı, filmin çıkış noktasını oluşturur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder