İnsanlar, kalabalıklar, şehirlerin kaosu, bitmeyen gürültü ve devinim, araçlar, reklamlar, görseller... Her şeyin bir bombardıman altında yaşandığı şehirlerin, büyük kaosu içinde yer edinebilme telaşı da büyük bir sorunsal olarak kendini gösteriyor. Bu yer edinebilme gerekli mi ya da hangi sistemde yer edinmeli bu daha da çıkmaz bir sorunsal gibi görünüyor.

Konuyu biraz detaylandırmadan önce yazıyı yazmama sebep olan şey; otobüsteyken aynı anda farklı kişilerin akıllı telefonlarının çalmasıydı. Dikkat çeken durumsa, aynı melodiyle çalmasıydı. Zaman sonra algıda seçicilik olunca, birçok farklı yerde aynı melodiyi algılamaya başladım. Zaten hep aklımda olan bir konu da tetiklenmiş oldu böylece.
Nasıl tanımlanmalı; aslında bu da çekimser bir durum. Teknoloji hayatımıza girdi. İnternet geldi. Sosyal medya geldi. Elden düşmeyen, her şeyi bir arada yapan akıllı telefonlar geldi. Teknolojik açıdan bunlar oluyor derken, sürekli bir yerlerden de bir şeylerin reklamı yapıldı. Akıllı telefonların, moda diye tabir edeceğim bir başka tek tipleşme unsurunun görselleri sunuldu. Ürünlerle beraber insan da pazarlandı. Gerçi bu ayrı bir konu. O oldu, bu oldu, şu oldu...
Bir şeyleri algılamak ve üstüne bir şeyler söyleyecek duruma gelmek için dışarıdan izlemek lazım; içindeyken. Sürekli bir şeyleri inceleme altına alma dürtüsünün de etkisiyle, dışarıdan insanlara bakınca benzer şeyleri görmek, kalabalıkta çöküntünün etkilerini de göstermektedir. Sürekli bir yerlerde pazarlanan akıllı telefonlardan başlayayım. Herkes bu ekranları büyük olan, bizlere büyük görseller sunan akıllı telefonları kullanıyor neredeyse. Yaş grubu olarak sırasıyla; yetişen genç kuşak, orta kuşak ve ileri yaş kuşağının kullanım alanında. Toplumda yaşarken; birey olmanın, varlığın salt gerçekliği yerine kitlenin içinde benzer olma çabasında olduğu görülmektedir. İnsanlara öyle şeyler sunuldu ki, farklar kısaldı. Günümüzde kitle, yığın olarak tabir edilebilecek bir yapıyı oluşturmaya başladı.
Elbette akıllı telefonlar ve internet hayatımızı kolaylaştırdı. Birçok işi daha kolay ve daha hızlı bir şekilde yapabiliyoruz artık. Buna benzer olumlu gerçekleri yadsıyamayız. Bu, görünen iyi tarafı. Bununla beraber sosyal medya, sanal kimlikler, sanal kimlikle yola çıkıp daha sonra gerçek kimliğini bu yönde değiştiren karakterler, insanlarla konuşmak yerine elindeki aletlere yönelmeler, karşısındaki bir şey anlatırken bu alete kapılınca konuşma yetisini o anda kaybedenler ve daha neler neler...

Bir yere kadar elbette sosyal medya, internet kullanılabilir. Akıllı, büyük ekranlı telefonlar da buna dahil olsun diyelim. Bir yere kadar. Teknoloji pahalı, ülke şartlarında asgari ücretle çalışıp onun fiyat olarak çok üstünde olan şeyleri almak zor. Ancak herkesin de hakkı. Yine de eskiden bu pahalı şeyler çok kullanılır şeyler değildi, her alanda. Şimdi öyle reklamlar yapılıp bilinçaltına sokuluyor ki, kimse hiçbir şeyi sorgulayamadan bu unsurların içine giriyor. Tabi sosyal medyanın yaygın olarak kullanılması da, orada en problemli bir insanın bile mükemmel sunulması, herkesi bu yöne doğru çekebiliyor. İnternet üzerinden viral denilen reklamlar da bilinçli veya bilinçsiz olarak etkin bir şekilde yayılıyor.
Hal böyleyken, bir şeylere yetişme çabası, benzemeye çalışma uğraşı şeklindeki bir sistem aldatmacası her alanda kendisini gösteriyor. Günümüzde bu kitle; iki ya da üç büyük ve popüler markanın akıllı telefonlarını, teknolojik ürünlerini almakta, ısrarla sunulan uygulamalarını kullanmakta, yani kitledeki herkesin yaptığını yapmaktadır. Popüler sosyal ağları kullanıp, akıllı telefonlarından selfie tarzı görüntülerini çekip kendilerini sunmaktadır.
Sosyal ağlar da akıllı telefonlar da kullanılabilir tabii ki, bu yazıda belirtmeye çalıştığım şey onlara karşı olmak değil, sistemin sunularını kitleden farksız olarak almanın bireyi erittiğidir. Bireyin, salt varlığını kitleye vermesi de olabilir. Çünkü bu çağın elbette iyi yanları var, bunlar yapılabilir de. Ancak abartarak ve başkalarıyla hiçbir fark olmadan yapmak, kitle standardından öteye gidememektedir. Birey, kendi özü olmayan bir özü, kendi özüymüş gibi benimsemeye başlayınca; varoluşunun yönetimini de sisteme teslim etmiş olabilir.

Bunun yanında popüler sosyal ağların, birbirine benzemeye çalışması da ilginçtir. Son dönemdeki güncellemelerle Facebook, Twitter ve YouTube'un arayüzündeki panelleri benzer yerlere koyduğunu görmekteyiz. Farklı olmaktan korkan bir düzen, farklılaşmayı da kısıtlamaktadır ilginç olarak.
Bir başka benzeme örneği olarak, giyim mağazalarında, birçok popüler markada birbirine benzer şeyler göze çarpmaktadır. Cinsiyet gözetmeksizin giderek daralan bir modanın baş gösterdiği fark edilebilir düzeyde. Rengarenk giysiler vitrinleri, reyonları doldurmakta. İyi ya da kötü olduğunu belirten bir değerlendirme değil, ama yakın bir zaman önceye kıyasla bu modanın hızla değiştiğini ve arttığını söyleyebiliriz. Bu durumda giyimde, modanın sunduğundan farklı bir şeyleri tercih eden birisi hayli mücadele içine girecektir.

Sistemlerin farklı olana acımasızca sırtını döndüğü bir mekanizma düzeninde sistemden farklı olan; birçok şeyin dışında, farklı duruşunun getirdiği ayrılmanın mücadelesi içine de girecektir. Konumuz tek-tipleşme olduğundan sistemin dışında olanlar değil de, içindekileri ele almakta fayda var. Dışarı çıkıp bakmak lazım buranın gerçekliğine. Benzer giyim tarzları, benzer model akıllı telefonlar, benzer melodiler ve benzer olan daha birçok şey.
O benzer akıllı telefonlarla, benzer kıyafetlerle kitle insanı her yerde. Sistemin kitle içinde eritmeye çalıştığı insanlar her yerde. Sonrasında mı? Hiç kimse varoluşunun farklılığında ve değerinin bilincinde olmadan kendilerini teslim etmek üzereler. Onları yöneten ve onlar adına uğraşan bir sistem var ne de olsa; hem de onları kullanarak. Var, ancak onları da kitle içinde eriyik birer sıvı gibi diğerleriyle aynı yerde, aynı şekilde bir sürahinin içinde tutuyor. Ve sistemin olası bir ihtiyacında hemen bardaklara dökülüp mideye indirilmek üzere bekletiliyorlar. Aynı şeyleri yapmaya devam ederken. Aynı olurken. Aralarındaki fark azalmışken. Aynısından çokça görülen tek-tip, eriyik, hazır patlayıcılar...
Konuyla bağlantılı o kadar çok şey var ve konu o kadar geniş ki yine bir şey anlatamadım.